Bosna ve Hersek Tarih Müzesi, hafıza mekânını farklı sosyal grupların ve farklı yaştaki ziyaretçilerin katılımına açan bir yaklaşıma sahip. Bu yaklaşımı çocuklar özelinde pratiğe dönüştürmek için birçok atölye çalışması düzenleniyor. Müzenin küratörlerinden Elma Hodzic, bu pratiği biraz derinleştirerek 2017 yılında bir çocuk kitabı kaleme almış. Kitabın illüstrasyonları ise Sanela Husic Musabasic’e ait. Müze devlet desteği alamadığı için kışları ısınmıyor. Kitap bu durumu, müzede sergilenen objeleri karakterlere dönüştürerek ele alıyor ve çocuklara “Müzeyi birlikte daha iyi hale getirebiliriz” mesajı veriyor.
Genç küratörler Elma Hodzic ve Tijana Krizanovic kitabın hikayesini, çocuklarla yaptıkları çalışmaları ve pedagojik yaklaşımlarını anlattılar.
2017 yazında The Story of the Museumdom isimli bir çocuk kitabı yazdınız. Kitap müzenin içinde bulunduğu durumu ve içerdiği objeleri öyküleştiriyor. Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Elma Hodzic: Bosna ve Hersek Tarih Müzesi’ne 4 yıl önce geldim. Geldiğimde müze garip pozisyondaydı, hala ıssızdı. Devletten herhangi bir finansal destek almıyordu. Ancak müzede çalışanların yaklaşımı çok etkileyiciydi. Kendilerini müzeyi ve hikayesini sunmaya adamışlardı. Bu adanmışlıktan çok etkilendim. Ayrıca müzenin içerisinde de mücadele veriyorlardı. Isınma ve ekonomik destek alamamak hala büyük problem. Tüm bu sorunlar içerisinde ziyaretçilere ve tüm Bosnalılara müzenin aslında onlara ait olduğunu göstermeye çalışıyorlardı. Müzenin içeriğinin çocuklar için çok ilgi çekici olmadığını gördüm ve onlar için bir şey yapmak istedim. Çocuklar için bir hikaye yaratarak Bosna’nın tarihi ve kültürel değerlerini anlayıp yaklaşmalarını amaçladım. Müzenin içinde çocuk köşesi projesini yazdığım sırada değerlendirilmemiş çok fazla potansiyel hikaye olduğunu fark ettim. Bunların bir kısmı, müzenin kendisi, duruşu ve stratejileriyle ilgili. Ancak aynı zamanda burada tuttuğumuz insan hikayeleriyle ilgili. Böylelikle bazı objeler seçtim onlara kişilik verip karakterler yarattım. Fiziksel özelliklerini kullanarak ama daha çok anlamları ve mesajlarını içermeye çalıştım. Bütün proje Sanela Husic Musabasic sayesinde gelişti. Sanela mükemmel bir illüstratör, müzenin öyküsünün içine de girdi.
Savaş zamanına ait objelere karakter kazandırdınız. Obje ve savaş koşulu arasında nasıl bir çizgi belirlediniz? Çünkü çocuklara anlatmak için oldukça zor bir konu.
Elma Hodzic: Çocuklara Bosna ve Hersek tarihi anlatmak, bu konudan bahsetmek hala zorlayıcı bir şey. Müze de birçok savaş hikayesi barındırıyor; İkinci Dünya Savaşı’na dair hikayeler, son savaşa dair hikayeler… En doğru pozisyonu belirlemek çok zor. Hikayelerle gerçekleri vurgulamak arasındaki ince çizgiyi belirlemek de öyle. Müzede şu an bulunan genç küratöryel ekip bu konuda çok çalışıyor, yeni pedagojik yaklaşımlar geliştirmeye çalışıyoruz. Yeni olanakları keşfetmek çok önemli. Kendi savaş deneyimimin de etkili olduğuna inanıyorum. Savaşta ben çocuktum. Başladığında 3 yaşındaydım. Çok fazla şey hatırlıyorum. Benim için neyin etkileyici olduğunu da hatırlıyorum. Dışarıdan bir algım yok, dolayısıyla yaklaşımım da farklı. Çocukları etkileyecek objelerin doğru anlamlarını ve duyguları biliyorum. Aynı durumda bulunan yetişkinlerin hissiyatlarını da… Her hikaye için geçerli, çocuklara anlatılacak doğru bir yaklaşım bulmak zor. Hikaye komik ya da ciddi olmak zorunda değil. Yalnızca doğru yaklaşımı bulmak zorundasınız. İllüstrasyonlar burada çok büyük bir rol oynadı. Çünkü Sanela ironik bir şey ortaya çıkarmadı, nesneleri algılayabiliyorsunuz.
Kitabı temel alan birçok atölye çalışması yürütüyorsunuz. Bir yandan farklı yaş grupları için de atölye çalışmalarınız var. Bu atölye çalışmalarının içeriklerini biraz anlatabilir misiniz?
Tijana Krizanovic: Çok atölye çalışmamız var. Çoğunluğu müzeyle bağlantılı, hitap ettiğimiz kesime göre kurgulanıyor. Örneğin lise öğrencilerini davet ediyorsak o yaş grubuna göre atölye içeriği düzenliyoruz. Her zaman kalıcı sergileri konu etmiyoruz. Müzenin kendi hikayesine, objelere ve geçici sergilere göre de atölye çalışmaları üretiyoruz. Okul programlarına uyumlu atölye denemelerimiz de oldu. Bu atölye çalışmalarında çocuklar müzeye kitaplarıyla geldiler, kitabı birlikte takip edip geçen konuyu objeler üzerinden görselleştirdik. Müze bir sınıfa dönüştü. Kitaptan önce atölye içeriğini oluşturmak için birkaç gün ayırmak gerekiyordu. Bunu hala yaşça daha büyük çocuklar için yapıyoruz. Ancak kitap küçük çocuklar için güzel bir temel oluşturdu. Boyama kitabıyla da atölyeleri her gün düzenleyebiliyoruz.
Kitabı temel alan ve her gün düzenlediğimiz atölye aslında bambaşka bir amaçla başlamıştı. Çocuk köşesi kurulduktan sonra zihinsel engelli çocuklar için bir atölye düzenlemiştik. Atölye kitabın okunması ardından objelerin bulunmasını içeriyordu. Bu içerik zihinsel engeli olan birinin kolay katılım sağlayabileceği şekilde basit bir içerikle düzenlenmişti. Şu anda anaokullarından ve ilkokullardan çocuklarla birçok atölye düzenliyoruz. Az önce bahsettiğim programın küçük çocuklarla uygulamaya elverişli olduğunu fark ettik. Bu atölyede eğleniyorlar ve kendi yaratıcılıklarını oyun yoluyla ortaya çıkarıyorlar. Kitapta bulunan karakterlerin modelleri atölyeyi yaptığımız çocuk köşesinin duvarlarında asılı. Böylelikle çocuklar biz kitabı okurken karakterleri görüyor ve akıllarında tutuyorlar. Sonra da müzenin içinde ilgili objeleri bulmak kolaylaşıyor.
Müze bir hafıza mekânı. Siz de aileleri savaş çocuğu olan çocuklarla atölye çalışmaları düzenliyorsunuz. Çocuklara savaşı nasıl anlatıyorsunuz?
Tijana Krizanovic: Müzeye okul ziyaretleri de oluyor. Benim yöntemim her zaman onlarla konuşmak. Bazen öğretmenin açıklama yapmasını sağlıyorum. Böylelikle öğretmenin ne kadarını anlatmaya izin verdiğini anlıyorum. Çünkü her grup özel ve okullarda birçok farklı yaklaşım var konuya dair. Her zaman öncelikle onların yaklaşımını anlamaya çalışıyorum. Konu hakkında ne biliyorlar? Aileleri savaşta burada mıydı? Hiç bahsedildi mi? Böyle bilgileri çocuklara anlatmak her zaman olanakları değil. Onlara tanıdık gelen objelerin hikayelerini anlatıyorum. Bazen savaş hakkında sorular soruyorlar, “Bu bir sürü insanın öldüğü zamandan mı?” diyorlar örneğin. Ben de “Evet” diyorum, bu yaşandı. İyi değildi. Bu objeleri yaşananlardan ders çıkarmak, öğrenmek ve bir daha olmamasını sağlamak için tutuyoruz. Sorduklarında gerçekleri anlatmaktan geri durmuyorum.
Elma Hodzic: Ben Kuşatma Altında Saraybosna sergisinin yaklaşımını kolaylaştırıcı buluyorum. Çünkü gündelik yaşamı konu ediyor. Herkes empati kurabilir. Taraf seçmenize gerek yok. Sergide verilen bilgileri çocuklara anlatmakta çok hassas davranmaya gerek yok. Çünkü serginin dili oldukça pozitif. Yaratıcılık, direniş ve insan ruhunun potansiyellerini ortaya koyuyor. Böyle bir anlatı her yerden gelen ziyaretçi için anlaşılabilir ve takdir edilebilir. İnsanlığın acısını ve mücadelesini yargılamadan takdir edebiliriz. Alınması gereken derslere odaklanmayı öneriyor.
Atölye çalışmalarında sizi en etkileyen an neydi?
Tijana Krizanovic: Bu yıl ilk defa tekerlekli sandalye kullanan engelli bireylerle bir atölye düzenledik. Müzenin mimarisi engelliler için elverişli değil, girişte basamaklar var. Bir dernek engelli bireyleri içeri taşımamızda yardımcı oldu. Atölyenin sonunda hepsi teşekkür ettiler, müzenin içinde ne olduğunu hep merak ettiklerini söylediler. Bu benim için çok özel bir andı.
Elma Hodzic: Çocukların “Eve gitmek istemiyoruz” dedikleri her an benim için çok özel.
Gelecek planlarınız var mı?
Elma Hodzic: Çok fazla plan ve düşüncemiz var. Öğretmenleri öğrencilerini müzeye getirmeye teşvik edecek ve cesaretlendirecek stratejiler üzerine çalışıyoruz. Bizim için yeni bir atölye çalışması ya da sergi fikri oluşturmak zor değil. Zorluk genç ziyaretçilere ulaşmak ve müzeyi çocuk dostu bir yer haline getirmekte başlıyor.
Tijana Krizanovic: Son dönemde çocukların okul kitaplarını ve programlarını içeren bir atölye programı üzerinde çalışıyoruz.