Hilal Yavuz / beraberce Değişim 2018 Gönüllüsü
Üstteki fotoğraftaki Nazi İşgali Anıtı, 2014 yılından beri Budapeşte’deki Özgürlük Meydanı’nda yer alıyor. Uzun soluklu tartışmalara ve protestolara rağmen Macaristan’ı, Nazi Almanyası işgalinde bir mağdur gibi tasvir eden bu anıtın inşasını durdurmak mümkün olmamış.
Macaristan’da geçirdiğim süre zarfında eğitim programları, anma törenleri ve müzecilik faaliyetleriyle yoğun bir şekilde sürdürülen hafıza çalışmalarının ulus-devlet politikalarıyla kesiştiği ölçüde yaygınlaşma imkânı bulduğunu düşünmeye başladım. Söz konusu kesişim, bir yandan zor geçmişle yüzleşme faaliyetlerinin daha geniş çevrelerde yaygınlaşmasını kolaylaştırsa da, öte yandan bu faaliyetlerin adil bir şekilde sürdürülmesine engel oluyor. Bu çerçevede, Nazi İşgali Anıtı’nın ulus-devlet yararına icat edilen topyekün bir mağduriyet anlatısının somutlaştırılmış hali olduğu söylenebilir. Aynı zamanda bu anıt, Nazi Almanya’sı ile ittifak kurarak ülkedeki binlerce Yahudi, Roman ve eşcinsel vatandaşın toplama kamplarına gönderilmesinden sorumlu olan Miklos Horthy yönetimindeki Macaristan hükümetinin failliğini gizleme işlevi görüyor.
Son haftalarda bu anıtın bulunduğu meydan “Köle Yasası” olarak adlandırılan yeni yasayı protesto eden vatandaşların eylemlerine ev sahipliği yapıyor. Bu protestolar yıllık fazla mesai sınırının 250 saatten 400 saate çıkarılmasını öngören yasa tasarısının meclisten geçmesi sonucunda alevlense de protestocuların eylemlerini sürdürme motivosyanları bununla sınırlı değil. En temelde Orban rejiminin hukuk düzenini ve demokratik özgürlükleri körelten yönetim tarzına karşı olduklarını dile getiriyorlar.
Budapeşte’de geçirdiğim iki ay içerisinde Victor Orban hükümetinin politikalarına karşı başka protestolara da denk geldim. Bunlardan biri Macaristan doğumlu ABD’li milyarder George Soros’un finanse ettiği Orta Avrupa Üniversitesi’nin eğitim hayatına Macaristan’da devam etmesinin engellenmesine karşı düzenlendi. Akademik özgürlüğü yok sayan bu karar, hükümetinin göçmen karşıtı politikalarıyla ilişkili aslında. Orta Avrupa Üniversitesi’ni Viyana’ya taşınmak zorunda bırakılmasıyla sonuçlanan bu süreçte Macaristan hükümeti, Soros’u, finanse ettiği sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sığınmacıları Avrupa’ya taşımaya çalışmakla suçluyordu.
Ekim ayında yürürlüğe giren yasayla “kamusal alanda mutad mesken”in yasaklanması ise bir diğer protesto sebebiydi. Bu yasayla birlikte Macaristan polisi sokakta kalan evsizleri yerinden kaldırma ve sokaklardaki barınaklarını yıkma yetkisi kazandı. Polis tarafından üç kere uyarıldığı halde sokakta yaşamaya devam eden evsizler ise bu yasa çerçevesinde para veya hapis cezasına çarptırılabilecek.
***
Kısacası Macaristan hükümeti (Köle Yasası karşıtlarının attığı sloganlardan biri şöyleydi: Vic-ta-tor) gündelik hayatın her alanında insan hakkı ve özgürlüklerini sınırlamaya devam ediyor. Bu çerçevede, hükümetin Holokost geçmişiyle yüzleşme kapsamındaki anma törenlerini, anıtları ve eğitsel aktiviteleri de kendi iktidarını güçlendirmek için bir araç olarak kullanmaktan çekinmemesi şaşırtıcı değil.