“En önce yerine oturan, yok olup gidendi, geçmiş.”
July’ın İnsanları-Nadine Gordimer
Bu yazının sonunda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Siyasi zaferler söz konusu olduğunda tarih sıklıkla “kazananların gözünden” yazılır ve bu yazım sürecinde kaybolan -her zaman- insanların hikayeleridir. Bununla birlikte, her ne kadar tarih “kahramanları” yazıyor ya da “kazananlar” tarafından yazılıyor olsa da buna karşı mücadele edecek insanlar daima vardır; Distirct Six ve District Six Müzesi insanları gibi.
Rainer Maria Rilke 1904 yılındaki bir mektubunda, “Gelecek içimize giriyor, gelmeden önce içimizde kendini dönüştürmek için”yazmıştı. Nelson Mandela ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC) Apartheid’ın acımasız adaletsizliğine karşı zaferini ilan ettiğinde, yeni -“yeni” değilse de “apartheid-sonrası”- Güney Afrika’nın geleceğinin güvence altında olduğu düşünülebilirdi. Güney Afrika’da geleceğin insanların beklediği gibi olmadığını söylemek bir klişe, evet. Hatta her klişede olduğu gibi fazla genellemeci ve abartıya meyyal, yine de her klişede olduğu gibi bir gerçeğe temas ediyor. Nitekim, bugün, Apartheid’ın baskısından, zulmünden bizi “ayıran” yarım yüzyıla rağmen Cape Town’da nereye giderseniz gidin şehrin manzarasının parçası olan “gerçek ve simgesel” sınırlar hâlâ gözle görülebilir bir şekilde belirgin.
Reconciliation Day/ Uzlaşma Günü yaklaşırken katıldığım bir panelde, Güney Afrikalıların hâlâ nasıl uzlaşma konusunda ‘umutlu’ olabildiklerine dair düşünürken bir kişiden – genç ve muhtemelen Apartheid sonrası doğmuş, ‘born-free’ olarak adlandırılan neslin ortak kanısını da vurgular bir şekilde- “Affetme hakkında konuşmayı bırakın ve telafinin konuşulmasına başlayın; entegrasyon bunu takip edecektir” (Stop talking about forgiveness and start speaking of restitution; integration will follow) tepkisi geldi. O halde, ne benim doğrudan bir parçası olduğum ne de panelde o tepkiyi veren kişinin “doğrudan deneyimlemiş” olduğu yok olup giden geçmiş şimdiki anda geleceğinize nasıl dahil olabilir? Yok olup giden geçmişin gelecekte kalan izlerini, Hollanda Doğu Hindistan şirketinin faaliyet gösterdiği, yüzlerce kölenin tutulduğu, kimilerinin hapsedildiği, ardından çeşitli işlerde çalıştırılmak üzere sevk edildiği binada, ‘Slave Lodge’da ya da hemen karşısındaki Güney Afrika’nın en eski kilisesi olan “kolonyalist sahipleri”, Groote Kerk’teyken onları bekleyen – bir zamanlar orada olan – “köle ağacının” altındaki açık arttırma taşındaki yazıda; belki de yeni tanıştığınız bir kişinin adında geçen bir ay isminde takip edebilir (Bazı Güney Afrikalıların soyadları ay isimlerinden oluşuyor ve bu durum onların köle geçmişinin bir göstergesi oluyor) ya da benim gibi katıldığınız bir turda üzerinde “ sadece beyazlar” ve “sadece beyaz olmayanlar” yazan bankların arasında dururken, Apartheid yönetiminin kimlik uygulamalarını anlatan bir rehberin birdenbire kıvırcık saçlarınıza koyduğu kalemin düşmemesiyle “yaşamadığınız, size miras kalmayan bir geçmişi” “sonradan belleğinizin (post-memory)” bir parçası haline getirebilirsiniz. Ancak yukarıda insanlarını tarif etmeye çalıştığım District Six’ten “şimdiki anda geriye ve geleceğe kalan”, eski sakinlerinden birinin sözleriyle: “District Six“ gitmiş, gömülmüş, yenilgi tozuyla kaplanmış olabilir ama hafızanın ulaşamayacağı ya da dokunamayacağı ya da geri çağıramayacağı bir şey yok.”
“Asla Yok Edil(e)meyecek 60 Bin Hikaye”
1867’de Cape Town’un Altıncı Belediye Bölgesi olarak kurulan District Six’ten 1901 yılında zorla yerlerinden edilen ilk grup siyah Güney Afrikalılar olur. Sonrasında, Apartheid döneminde, 11 Şubat 1966’da 1950 Grup Alanları Yasası uyarınca District Six “beyaz alan” ilan edilir ve 1982’de burada yaşam sona erer. 60.000’den fazla kişi yerlerinden edilerek, Cape Flats olarak bilinen Cape Town’ın dışındaki alanlara gönderilir ve District Six’teki evleri ve yaşamları buldozerlerle tamamen yok edilir. District Six sakinlerinin zorla yerlerinden edilmeleri ve yıkımdan bu yana, bölge bu “anlamsız” yerinden edilmelerin anısını yaşatırcasına büyük oranda ‘gelişmemiş’, çorak ve ‘boş’ olarak kalır.
1970’te bölge 18. yüzyıldaki bir sömürge çiftliğine referansla Zonnebloem olarak yeniden adlandırılır (hâlâ birçok yol tabelasında bölgenin bir kısmının ismi Zonnebloem olarak geçiyor). 1979’da yalnızca beyazların eğitim görebildiği Cape Technikon Üniversitesi’nin yapılmasıyla, District Six’in eski sakinleri tarafından “Altıncı Bölge Dostları” (Friends of Distirict Six) adlı bir topluluk kurulur. 1987’ye gelindiğinde bu grup Distirict Six bölgesinin yeniden inşa edilmesini/dönüştürülmesini önlemek amacıyla “Altıncı Bölge’ye Dokunma” (Hands off District Six) birliği halini alır. 1988’de HODS Konferansı’nda District Six’in hafızasını onurlandırmak için bir bellek projesi veya müze kurulması çağrısı yapılır. Böylelikle bir “hafıza mekânı” olarak köklerini 1970’lerin Apartheid karşıtı mücadelesinden alan, Güney Afrika’nın ilk topluluk-temelli müzesi District Six Müzesi ülkenin ilk demokratik seçimlerinin yapıldığı 1994 yılında açılır. Ancak hem District Six’in kendisinin hem de insanlarının, dolayısıyla District Six Müzesi’nin anlatmaya ve sorgulamaya açtığı “hikayeler” elbette bununla sınırlı değil.
District Six Müzesi, District Six bölgesinin sınırında aslında iki binadan oluşuyor: Müze ve geçici sergi ve program merkezi; yani Homecoming Centre. Bu iki yerde anlatılan hikayeler birbirini tamamlıyor. Ancak, müze denilince “durağan ve yalnızca geçmişin sergilendiği” bir mekân olarak anlaşılması veya algılanmasının önüne geçebilmek için District Six Müzesi’nin müze kavramını yeniden tanımladığını da eklemek gerek. District Six, bir mekânda yer alan veya bir mekânın kendisi değil; District Six Müzesi “işgal edilmiş bir alan/mekân”, Güney Afrika’nın “Apartheid tarihi” boyunca orada bulunmalarına “izin verilmeyen bir alan”.
Susan Crane, “Müzeler ve Bellek” kitabının girişinde tarih ve hafıza mekânları olarak müzeleri, “öznelliklerin ve nesnelliklerin çarpıştığı yerler” olarak tanımlıyor. Bunun yanı sıra bu çarpışmanın tarih ve hafıza arasındaki farkı içerebildiğini de eklemek gerek. Nitekim, bir müze, yaşayan müze; hafıza ya da vicdan mekânı olarak District Six Müzesi de hafıza ve tarih arasında bu “çarpışmayı içeren yerlerden biri. Ancak -bana göre- ne bu içkinlik durumu ne de yukarıdaki kavramların/tanımların hiçbiri mentorüm Mandy Sanger’ın District Six Müzesi’ni anlatırken kullandığı “hafıza kutusu” kadar açıklayıcı ya da tanımlayıcı değil: Yıkılan mahallelerde oynanan çocuk oyunları, kuaför salonundan yerle bir edilen evlerde geçen hayatlara dair eşyalarının enstalasyonları, sokak tabelaları, taşları, enkazlardan çıkan kalıntılar, fotoğraflar, sözlü tarih kayıtları ya da tüm dünyada zorla yerinden edilen insanların sembolü olan bir bavul ve içindeki kişisel eşyaların anlattığı insanların hikayeleri… Ya da üzerinde District Six’in eski sakinlerinin ve müzeyi ziyaret edenlerin yazdığı yorumlar, hatıralar olan bir “anı bezi/çarşafı-memory cloth”; böylelikle siz de District Six’in hafızasının bir parçası olabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra Müzenin ilk katının tamamı, bölgenin eski sakinlerinin evlerinin nerede olduğunu belirten el yazısıyla yazılmış notları ile District Six’in büyük bir haritasıyla kaplı. Kısacası, bugün Cape Town’da District Six’i ‘göremiyor olsanız bile’ hissedebiliyorsunuz; zira müze tek kelimeyle ‘gerçek’.
Her ne kadar Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu deneyimi, Güney Afrika’ da sistemin acımasızlığının ve zulmünün, insanları nasıl etkilendiğini gözler önüne serebilmek, ortaya koyabilmek, yüzleşebilmek için bir alan yaratmış olsa da Apartheid sonrası dönemde, “sıradan” Güney Afrikalıların gündelik hayatlarını nasıl etkilediğine dair veya yine sıradan insanların hikayelerine dair benzer pratiklerin yürürlükte olduğunu ve/veya ‘hatırlayarak iyileşmenin’ dolayısıyla da Güney Afrika’nın Apartheid’dan demokrasiye geçiş sürecinin tamamlandığını söylemek oldukça zor gözüküyor. Yukarıda da belirttiğim gibi siyasi zaferler söz konusu olduğunda anlatılar genellikle “sıradan insanlara” yer vermiyor. Apartheid karşıtı mücadelenin anlatısı da bundan azade değil; nitekim Güney Afrika’da da tarih kahramanlar ve zalimler, biz ve onlar etrafında toplanıyor. Sıradan insanlar değil; “onlar”, tarih yazımında onurlandırılanlar veya hatırlananlar. Ancak, District Six’in anlatısında bu durum söz konusu değil; müzede yer-yön işaretleri, size nasıl, nereden başlayacağınızı söyleyen görevliler ve/veya rehberler, kitapçıklar yok; hikâye-anlatıcıları var. Her biri District Six bölgesinin zorla yerinden edilen insanları olan hikâye anlatıcıları, Müze’nin yani bir anlamda District Six’in her bir yanında, District Six hafızasının kendilerine dair her anına, zorla yerinden edilene kadar yaşadıklarının her köşesine dokunarak, içinde gezerek “kendi hikayelerini” paylaşıyor.
Post-kolonyal ve post-Apartheid bir hafıza mekânı olarak District Six Müzesi, hem Apartheid’ın görmezden geldiği anlatıları gün yüzüne çıkarıyor hem de bireysel hikayeler için bir mekân oluşturarak tarihin ‘resmi’ yazımlarına karşı meydan okuyor. Buna ek olarak, Müze’nin yaklaşımı da çalışmaları da yalnızca District Six’in hafızasıyla sınırlı değil. Başka bir deyişle, Müze Cape Town’daki farklı topluluk ve bölgelerin ‘hikayelerinin’ birbirine karşılıklı olarak bağlılığını, zorla yerinden edilme deneyimini yaşayanların, şehrin kendisinin ve insanların kimlikleri üzerinde kalıcı etkilerini güncel tartışmalar ve çalışmalarıyla ortaya koyuyor.
Son olarak, Türkiye’de şiddetin inşa ettiği kolektif belleğimizde, unutma kültürüne karşı bir arada tutmaya çalıştığımız hafızamızda en çok sorduğumuz soru, “Bizi bir arada tutan şey nedir?” yerine, şimdi kendinize District Six Müzesi’nde bir panoda yer alan soruyu sorabilirsiniz: “District Six sizin için ne ifade ediyor?”.
Kaynaklar
Ciraj Rassool, District Six Revisited (Bellville, South Africa: Department of History, University of Western Cape, 2013) s.4
Crain Soudien, The struggle for District Six: Past and Present (Cape Town: Buchu Books, 1990) s.143
Crane Susan, Museums and Memory, Ed. By Susane A. Crane (Stanford University Press, 2000)
District Six may be “gone, buried, covered by the dust of defeat but there is nothing that memory cannot reach or touch or call back.” (Don Mattera, http://www.districtsix.co.za/
frames.htm)