“LGBTİ+ Mücadelesinde Hafızanın Yeri” Boysan’ın Evi’nde konuşuldu

beraberce Derneği’nin “Beraberce Değişim Programı: Hafıza Mekanları” projesi kapsamında çeşitli partnerlerle birlikte düzenlediği “Deneyim Paylaşım Atölyeleri” devam ediyor. 2017 gönüllülerinden Umut Erdem’in hazırladığı Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Artı, kısaca “LGBTİ+ Mücadelesinde Hafızanın Yeri ve Boysan’ın Evi” konulu atölye 26 Mayıs Cumartesi günü Boysan’ın Evi’nde yapıldı.

SAVAŞIN GÖRÜLMEMİŞ DİNLENMEMİŞ KİMLİKLERİ VAR

Erdem, 2017’de Beraberce Değişim Programı gönüllüsü olarak bulunduğu Saraybosna’da katliamın kentin her köşesinde duyurulmaya çalışıldığını, toplumun ve kentsel düzenlemenin “Biz burada 90’larda katledildik bunu herkesin görmesini istiyoruz” mesajını verdiğini ancak her geçmiş anlatısında olduğu gibi bu anlatıda da görülmemiş kimliklerin dinlenmemiş hatıraların olduğunu belirtti.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM LGBTİ +’NIN DA HAFIZA-MEKAN İLİŞKİSİNİ TAHRİP EDİYOR”

Saraybosna’daki işgalin anlatısında kadınların daha çok tecavüzde hayatta kalan kurbanlar olarak temsil edildiği, LGBTİ bireylerin ise tamamen yok sayıldığı tespitini yapan Erdem, bunun Türkiye’de benzer pek çok geçmişin toplumsal anlatı kurulumunda gözlenebileceğini söyledi. Erdem sol çevrelerde kurulan anlatılarda dahi Türkiye’de 2000’lere gelinceye kadar toplumsal hafızada LGBTİ’lerin neredeyse esamesinin okunmadığını belirterek “ne 68 döneminde, 80 darbesi döneminde 90’lardaki öğrenci hareketlerinde, ne de Doğu’da devam eden şiddet ortamı içinde LGBTİ’ler neler yaşadı bilmiyoruz, sözlü tarih çalışmaları yeni yeni yapılmaya başlanıyor” dedi. Kentin kendisinin ve kentteki mekanların da LGBTİ hafızasında önemli bir yeri olduğunun altını çizen Erdem, Tarlabaşı, Sulukule gibi kentsel dönüşümlerin de İstanbullu Ermeni, Musevi, Rum’unki kadar LGBTİ+ mekan-hafıza ilişkisinde tahribata sebep olduğunu öne sürdü.

BOSNA İŞGALİNDE LGBTİ+ OLMAK

Saraybosna’da LGBTİ hafızasının peşinden gittiğini söyleyen Erdem, burada OKVIR adındaki hareketle yaptığı temas sonucu edindiği gözlemlerini şöyle anlattı: “İşgal zamanında herhangi bir LGBTİ olmadığını söyleme imkanımız yok. OKVIR kuşatma zamanını yaşayan LGBTİ bireylerin hikayesini ortaya çıkarıyor. Dijital hikaye anlatıcılık üzerinden çalışmalar yapıyor. ‘Video üzerinden insanlar hikaye anlatıyorlar, buna dijital hikaye anlatıcılığı deniyor. Sözlü tarih çalışması yapılmış bir yandan Saraybosna’da savaşı bir LGBTİ artı olarak insanlar nasıl deneyimlemiş onun peşine düşmüş OKVIR çünkü daha çok asker ve tecavüze maruz kalmış kadınların hikayesini görüyoruz.”

Erdem, Saraybosna’daki OKVIR gözlemlerinden sonra Güney Afrika’da siyahların yok edilen yerleşimi Distrix Six için aynı isimle kurulan hafıza mekanında dahi o bölgede yaşamış siyahi LGBTİ’lerle ilgili yakın zamana kadar bir çalışma yapılmadığını hatırlatarak, Holokost’taki LGBTİ’lerin de konu ile ilgili hafıza mekanlarının gündeminde LGBTİ+ mücadelesinin yüzleşme stratejileri sonucunda oldukça geç tarihlerden itibaren yer bulduğunu söyledi. Erdem Amerika’da Leslie Lolman Sanat Müzesi, Almanya’da Stonewall ve Schwules Müzesi, Hindistan’da ve Güney Amerika’daki diğer ülkelerdeki LGBTİ+ kurgu-tasarım ve organik hafıza mekanlarını da sıralayarak toplumsal hafızaya LGBTİ+nın yok sayılmaya karşı yürüttüğü stratejilerden örnekler verdi. Hafızanın tüm egemen olmayan kimliklerde olduğu gibi LGBTİ+ mücadelesinde de önemli bir araç olduğunun altını çizdi.

BİR HAFIZA MEKANI OLARAK BOYSAN’IN EVİ

Atölyede 2015 yılı Eylül ayında trafik kazası sonucu hayatını kaybeden LGBTİ aktivisti Boysan Yakar‘ın annesinden, arkadaşları tarafından muhafaza edilen ve her ay onlarca etkinliğin yapıldığı bir mekana dönüştürülen evin hafıza mekânı olarak niteliği ve bundan sonra mekanda yapılabilecekler üzerine öneriler de geldi. Ölüm yıl dönümünde Boysan’ın Evi’nin hafızası ve LGBTİ+ mücadelesiyle etkileşimi üzerine bir hafta sürecek sergi hazırlanmasına prensipte karar verildi. (Haber: Ece Güneş Saadetyan)

beraberceden duyurular, haberler ve etkinlikler için e-posta listemize katılın!