Ferhat Kentel: Ancak ‘öteki’ olanı anlayarak iyileşebiliriz

beraberce Derneği‘nin her ay düzenlediği “Biz Bize Sohbetler” söyleşi serisinin Nisan ayı konuğu sosyoloji profesörü Ferhat Kentel oldu.

Kolaylaştırıcılığını araştırmacı-yazar Cafer Solgun‘un yaptığı “Türkiye’nin Yüzleşme Sorunları” konulu söyleşide Ferhat Kentel modern ulus-devletlerin oluşturduğu kimlik meselelerinin izlediği süreçler üzerinde durdu.

Etkinlik, moderator Cafer Solgun’un, Ak Parti döneminde başlayan açılım süreçleri, Dersim katliamı üzerine yapılan açıklamalar, 24 Nisan’daki taziye mesajları vb. ardından yaşananların Türkiye toplumundaki yüzleşme sürecine nasıl etkileri olduğu sorusu ile açıldı.

Hakim devlet zihniyetinin kurguladığı Türk milliyetçiliğinin “makbul vatandaş” oluşturmak için devlet güç ve araçlarını kullandığını vurgulayan Kentel, bu “makbul vatandaş” projesinin Türkiye’nin gerçeklikleriyle tezat teşkil eden özelliklerine dikkat çekti. Bu projenin tutması için sürekli olarak içeride ve dışarıda “düşmanlara” ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kentel, Kürtler ve Müslüman olmayan Anadolu halklarının bu projenin birinci derecede mağdurları olduğunu ifade ederek yaşanan örnekler üzerinde durdu.

Devlet zoru ve baskısıyla insanların kimlik ve değerlerinin başkalaşıma uğramadığını, bir “duygu sosyolojisi” ile kuşaktan kuşağa aktarılan bir tarihi birikim oluştuğunu belirten Ferhat Kentel, hafızanın bu şekilde “yaşayan bir tarih” haline geldiğini vurguladı.

Kentel, Türkiye’de yüzleşmenin her iki tarafının da aslında yüzleşmeye konu olan felaketlerden bahsetmekten uzak durduğunu buna rağmen susuşlarla yüzleşilecek konunun kendini sürekli açık ettiğini duygu sosyolojisinden yola çıkarak anlattı.

Dünyadaki bütün “makbul vatandaş” dayatmalarının çöktüğünü kaydeden Kentel, Türkiye’nin de bunun dışında olmadığını belirterek, AKP iktidarının özellikle ikinci dönemindeki “açılım” siyasetinin bu realitenin ürünü olduğunu belirtti.

Yaşanan travmaların ancak “ötekinin” travmalarını anlayarak, hissederek mümkün olabileceğine dikkat çeken Kentel, bu kapsamda gerçek bir “tedavinin” de yüzleşme ile mümkün olacağını vurguladı.

Ak Parti döneminde yaşananlarınsa yüzleşmenin tüm taraflarının hanelerinde, kalplerinde önemli titreşimler yaratarak bir birikim oluşturduğuna işaret etti. Sohbette bu birikim enerjisinin yüzleşme açısından bundan sonra olumlu mu yoksa olumsuz yöne mi evrilebileceği konusu tartışıldı.

Sohbetin ikinci bölümünde ise yüzleşmeyi kolaylaştırılabilecek araçlar üzerine konuşuldu. Ayşe Öktem, öğrencilik döneminde yaptığı saha araştırmasındaki bir anıdan yola çıkarak Anadolu’da halkın yaşanan felaketlerden, suçlardan ve cinayetlerden haberdar olduğunu, bu suçluluk duygusu ile mekanlarla ilişkili bir takım anlatılar kurduğunu şöyle anlattı: “Doktora çalışmam esnasında Anadolu’nun bir köyündeydim. Çocuklardan biri bana biz şuradaki nehirde yüzmek istiyoruz ama annem izin vermiyor dedi. Neden diye sorduğumda, orada eskiden çocuklar ölmüş, onların ruhları orada dolaşırmış, yalnız kalmışlar, giderseniz sizi de yanlarına çağırırlar cevabını aldım. Biraz araştırınca o bölgede katliam yaşandığını ve bunun toplumsal bellekteki suçluluk duygusunun böyle bir anlatıya dönüştürüldüğünü fark ettim” .

HER AYIN İKİNCİ CUMARTESİ GÜNÜ

Katılması gereken bir cenaze töreni nedeniyle söyleşiden erken ayrılmak durumunda kalan Ferhat Kentel ile söyleşi, Mayıs ayında da devam edecek.

Cafer Solgun’un modere ettiği “Biz Bize Sohbetler”, her ayın ikinci cumartesi günü Beraberce Derneği’nde yapılıyor.

beraberceden duyurular, haberler ve etkinlikler için e-posta listemize katılın!