“Erkek söyleyince aferin, feminist söyleyince cadı”

beraberce Derneği’nin her ay yapmaya başladığı “Biz Bize Sohbetler”in Mart toplantısında “Kadın sorunu mu, erkek sorunu mu?” sorusuna yanıt arandı. 8 Mart haftası dolayısıyla seçilen bu konu başlığı üzerinden egemen erkek zihniyet sorgulandı.

Ataerkiye karşı erkek örgütlenmelerinin gündemi ve deneyimlerinin mercek altına alındığı, kolaylaştırıcılığını beraberce Derneği’nden Doğuş Şimşek’in yaptığı toplantıya Biz Erkek Değiliz Platformu’ndan Ufuk Ahıska ile eleştirel erkeklik ve maskülenlik üzerine çalışmalar yapan Bilhan Gözcü konuşmacı olarak katıldı.

10 Mart Cumartesi günü beraberce Derneği’nde yapılan toplantıda erkeklik inşası ve toplumsal cinsiyet rolleri konuşuldu.

Ufuk Ahıska, kadınlara biçilen roller konusunda konuşulsa da erkeklerin kendilerine biçilen roller hakkında pek konuşmadığının altını çizdi.

Sorunun temelde “cinsiyet sorunu” olduğunu söyleyen Ufuk Ahıska, bütün tanımların, kavramların erkek üzerinden oluşturulduğuna dikkat çekerek, bunun ulus-devlet inşasıyla benzerlik taşıdığını vurguladı.

Asıl sorunun “erkeklikten çıkış yolu” olup olmadığını belirten Ahıska, uygarlık ölçütünün “arzuyu yönetmek” ile ilgili olduğunu ifade etti.

“ERKEK SÖYLEYİNCE AFERİN, FEMİNİST SÖYLEYİNCE CADI”

Bilhan Gözcü, feministler bir konuda konuştuğunda saldırgan, cadı vb. gibi etiketlenmelerle karşı karşıya kalırken erkekler aynı şeyi söylediğinde aferin aldığını söyledi. Gözcü, 8 Mart ve 25 Kasım günlerinde yapılan etkinliklerde heteroseksüel erkeklerin aktif konuşmacı, katılımcı olmaması gerektiği kanaatinde olduğunu belirtti.

Gözcü, feminizm, cinsiyet rolleri, şiddet, erkeklik, ataerkillik konularının erkekler arasında son zamanlarda yoğun bir şekilde tartışılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ancak konunun tartışılma söyleminin uzmanlık söyleminden çıkıp deneyim söylemine geçemediğini söyledi. Gözcü, genel-geçer değerlendirmelerin ötesinde kişisel deneyimlerin ifade edilmesi ve paylaşılması gereğinin üzerinde durmak gerektiğini vurguladı. Erkeklerin genel olarak sorunun deneyimlerini ifade etmek boyutundan uzak durduğuna dikkat çeken Gözcü, bunun erkekler arasında soru olarak dahi gündeme gelmediğine dikkat çekti.

“Şiddet kuramlarından, şiddetin türlerinden bahsediyoruz ama ben şiddet uyguladım mı, tecavüze yeltendim mi, ya da fiziksel olmasa da başka türlü şiddet uyguluyor muyum” sorusunun cevaplanamadığını örnekler vererek anlatan Gözcü, şiddet probleminin gündeme gelişinde ortaya çıkan sorulardan birinin ‘Ne oluyor da erkekler şiddet uyguluyor’ etrafında döndüğünü, savaş gibi büyük şiddet ile küçük şiddet arasında ilişki kuran araştırma ve tartışmaların yetersiz kaldığını, ikincisi son dönemlerde kadın hareketi güçlendiği için erkeklik krizinin doğduğunu ve erkeklerin bu yüzden şiddete başvurduğu savlarına karşılık ‘erkeklik daha önce krizde değil miydi’ sorusunun sorulabileceğini, erkeklerin şiddet deneyiminden nasıl etkilendiği sorusunun da pek sorulmadığını söyledi.

Konuşmasına “Erkek şiddeti erkekleri nasıl etkiliyor?” sorusuyla başlayan Bilhan Gözcü, bunun bir mutsuzluk ve üzüntü kaynağı olduğunu belirtti. “Erkek şiddeti en çok erkekleri etkiliyor?” ifadesindeki “en çok” ifadesine katılmadığını, ama erkek şiddetinin erkekleri de etkilediğini söyledi.

HER AYIN İKİNCİ CUMARTESİ GÜNLERİ

Söyleşiye dinleyiciler de soru ve görüşleriyle aktif bir katılım gösterdi. ‘Me too’ gibi deneyim, itiraf ve ifşa hareketlerinin erkekler üzerindeki etkisi de konuşuldu.

Biz Bize Sohbetler, her ayın ikinci cumartesi günü dernek merkezinin toplantı salonunda gerçekleştiriliyor.

beraberceden duyurular, haberler ve etkinlikler için e-posta listemize katılın!